Arabuluculuk Hukuku
Arabuluculuk Hukukunu, uyuşmazlığın tarafları olan kişilerden bağımsız üçüncü bir kişinin girişimleri ile uyuşmazlığa çözüm getiren hukuki uyuşmazlıklara alternatif çözüm yolu olan hukuk dalı olarak tanımlayabiliriz.
Arabuluculuk, sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim kurulmasını sağlayan, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak tanımlanabilir.
Dünyada nüfusun artması, iletişim ve ulaşımın baş oldukça hızlı ilerlemesi, ulusal ve uluslararası ticaretin oldukça gelişmesi, mesleklerin branş sayılarının mikro düzeyde artması ve benzeri hususlardan dolayı insanlar arasındaki ilişkiler arttığı gibi dolayısıyla uyuşmazlık sayı ve çeşitleri de hızla artmıştır.
Uyuşmazlıklara hızlı, adil ve kalıcı çözüm getirmeyi amaçlayan devletler, adliyelerin, hakim, savcı ve avukatların sayılarını arttırmak suretiyle artan uyuşmazlıklara çözüm yolu bulmaya çalıştılar. Zamanla bu çözüm yöntemi de yetersiz kalınca, mahkemelerde dava dosyaları yığılmaya ve yargılamalar giderek daha uzun süre almaya başlamıştır. Dünyada birçok ülkede ve ülkemizde yargının iş yükünü azaltma konusunda etkili çözüm yöntemlerinden biri olarak arabuluculuk yöntemi ile kanunlarla sayılan bazı uyuşmazlıkların çözüm yöntemi olarak dava açmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulması zorunluluğu dava şartı olarak getirildi.
Arabuluculuk Türkiye’de oldukça yeni bir kavramdır. Arabuluculuk, Türk Hukuk Sistemi’ne 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 22 Haziran 2012 tarihinde yürürlüğe girmesi ve birincil mevzuata ek olarak Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26 Ocak 2013 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanmasıyla uygulanmaya başlamıştır.
Ülkemizde de 2018 yılından itibaren önce bir kısım iş hukuku uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk yolu, akabinde de bir kısım ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk yoluna gidilmesine ilişkin kanuni düzenlemeler yapıldı.
Ülkemizdeki arabuluculukla ilgili hukuki uyuşmazlığın tarafları, dava açılmadan önce veya davanın görülmesi esnasında arabulucuya başvurma konusunda anlaşabilirler. Mahkemeler de tarafları arabulucuya başvurmak konusunda aydınlatıp, teşvik edebilir. Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmamaktadır. Taraflar arabuluculuk faaliyeti sonunda bir anlaşmaya varırlarsa, bu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler. Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş ise, anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden talep edilebilir. Davanın açılmasından sonra arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir. Bu şerhi bünyesinde bulunduran anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır. Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır.
Hukuki uyuşmazlıklara alternatif çözüm yolu getiren arabuluculuğu zorunlu (dava şartı arabuluculuk) ve ihtiyari arabuluculuk yolu olmak üzere iki kısma ayırabiliriz. Dava şartı arabuluculuk yolunda, hukuki uyuşmazlığın tarafların, dava açmadan önce arabuluculuk yoluna başvurmaları kanunen zorunludur. İhtiyari arabuluculukta ise, hukuki uyuşmazlığın tarafları arabuluculuk yoluna başvurmadan önce de eğer isterlerse arabuluculuk yoluna başvurabilirler.
Arabuluculuk yoluna başvuran taraflar arabuluculuk görüşmelerine bizzat katılabilecekleri gibi vekilleri aracılığıyla veya vekilleri ile birlikte katılabilirler. Arabuluculuk yolu ile uyuşmazlığa çözüm bulma süreci en nihayetinde tarafların birbirleriyle yaptıkları bir tür pazarlık sürecidir. Hukuki uyuşmazlığın taraflarının arabuluculuk yoluna başvurmadan önce veya arabuluculuk görüşmeleri esnasında, hukuki uyuşmazlıkla ilgili haklarını, borçlarını ve alacaklarını tespit ettirip hesaplattırmaları yapacakları pazarlıkta taleplerinin diğer taraf tarafından kabul edilmesi ve diğer tarafı etkileyip ikna etmeleri bakımından çok önemlidir. Bu nedenle, arabuluculuk sürecinde konusunda uzman avukatlardan hukuki yardım alınması, telafisi mümkün olmayan zararlar ile karşılaşmamak açısından önem arz etmektedir
Kahramanmaraş Barosu avukatlarından Abdullah TOMBUL, başta Ticaret Hukuku ve İş Hukuku olmak üzere kanunen imkân verilen diğer tüm hukuk dallarına ilişkin uyuşmazlıklarda ihtiyari ve zorunlu arabuluculuk yolu kabul edilen tüm uyuşmazlıklarda, zorunlu ve ihtiyari arabuluculuk görüşmelerinde taraf vekilliği ve her türlü danışmanlık hizmetini vermektedir.
Danışmanlık Hizmetleri
● Arabuluculuk süreci öncesinde hukuki hakların ve alacakların tespiti ve hesaplanması.
● Arabuluculuk başvurusunun yapılması,
● Arabuluculuk görüşmelerinde taraf vekilliği,
● Arabuluculuk yoluyla uzlaşma sağlanması halinde anlaşmaya ilişkin son tutanağın ilam hükmü kazandırılmasına ilişkin mahkeme işlemlerinin yapılması,
● İlam hükmü kazanan arabuluculuk anlaşma son tutanağının icra takibine konulması,
● Arabuluculuk yoluyla uzlaşma sağlanamaması halinde açılacak davada taraf vekilliği,
● Arabuluculuk süreciyle ilgili konularda sözlü ve yazılı danışma
0 Yorum